Prof. Dr. Mert Dumantepe > May Thurner Sendromu
Karında orta hatta damarların çaprazlaştığı bölgede yer alan, sağ bacağa giden atardamarın (Sağ ana iliak arter) son bacaktan gelen toplardamarı (Sol ana iliak ven) baskı altında bırakması sonucunda, toplardamar kan akımının engellemesi ile toplardamar tıkanıklığı ve pıhtı riskleri oluşturan bir hastalıktır. Toplumda ne kadar yaygın olduğu tam olarak bilinmemekle beraber, sol bacaktan derin ven trombozu geçiren genç bayan hastalarda sık rastlanmaktadır.
Genelde insanlar May-Thurner sendromu bugularını farketmezler ve sorun çoğu kez sol bacakta derin ven trombozu geliştiğinde, etyolojiye yönelik ileri incelemeler sonucu ortaya çıkar. Toplumda sol bacakta pıhtı gelişme riski bu nedenle sağdan daha fazladır. Sol bacakta derin ven trombozu geçiren hastaların %15-30’unda May-Thurner sendromu saptanmıştır. Toplardamarlarda pıhtı olması erken dönemde akciğer embolisi riskine, geç dönemde ise kronik toplardamar tıkanıklığı nedeni ile bacakta şişme, ağrı, renk değişikliği ve yaralarla karakterize Post trombotik sendrom gelişimine neden olur. Bu aşamaya gelmeden sol bacakta şişlik, ağrı, hassasiyet, kızarıklık, sıcaklık hissi ve toplardamarlarda genişleme var ise bu sendromdan şüphe edilmeli ve hemen tanıya yönelik incelemelere başlanmalıdır.
May-Thurner sendromu olan bireylerde sol bacakta şişme, kalınlaşma ve kalçaya vurabilen ağrı en yaygın şikayetlerdir. Daha çok 20-40 yaşları arasındaki bayanlarda görülmektedir. May Thurner sendromuna bağlı darlık ve damar iç yüzeyinde oluşan harabiyet çok yavaş ilerler. Hastalar başlangıçta sadece sol bacakta varis yada toplardamar yetmezliği belirtilerinden şikayet ederken, ilerleyen dönemde sol bacakta ağırlık ve dolgunluk hissi, şişme, varisler, bacakta kahverengimsi renk değişiklikleri (hiperpigmentasyon) ve hatta venöz ülser yaraları ile başvurabilirler.
Bazen de May Thurner sendromundaki basıya bağlı sol ana iliak venden kalbe giden kan akımı önünde ciddi bir engel oluşur ve akım tersine dönerek pelvik bölge venlerinde birikir. Zamanla pelvik venlerdeki bu venöz göllenme, rahim ve yumurtalık çevresinde genişlemiş varisler oluşmasına yol açar ve hastalar “Pelvik Konjesyon Sendromu” bulguları ile başvururlar. May Thurner Sendromu belirtilerin hiçbiri bu hastalık için çok tipik olmadığından, hastalar yıllarca nedeni belli olmayan alt karın ağrısı, ağrılı adet dönemleri ile kadın doğum kliniklerinde tedavi olmaya çalışırlar, yada varis nedeni ile tedavi edilirler.
May-thurner sendromunda tedavinin amacı hastanın şikayetlerini azaltmak, gelişebilecek derin ven trombozunu engellemektir. Bu çerçevede hastalığın evresine göre tedavi planlanır. Çoğu hastada hiçbir belirti olmayabilir. Bu hastalara tedavi yapılıp yapılmaması tartışmalıdır. Ancak belirgin şikayetleri olan ya da derin ven trombozu gelişen hastalarda invaziv tedavi gereklidir. Eski yıllarda kullanılan cerrahi ameliyat tekniği artık terk edilmiş bir ameliyat şeklidir.
Kanı Sulandırıcı İlaçlar
Damarlarda basıya bağlı gelişen kronik darlık nedeniyle derin ven trombozu oluşumu riski çok fazladır. Bu nedenle kanı sulandıran Heparin, Coumadin gibi klasik kan sulandırıcı ilaçlar yada yeni kuşak antikoagülanlar (Rivaroxaban, apixaban vb.) gerekli olabilir. Bu özellikle derin ven trombozu gelişmiş olan hastalar ve damarın daralıp pıhtı gelişme riski çok yüksek olan hastalarda uygulanan bir tedavidir.
Girişimsel Yöntemle Tedavi
Eğer toplardamar atardamar tarafından çok fazla sıkıştırılmış ise ana iliak vende (karın içi toplardamar) ve bacakta derin ven trombozu gelişebilir. Böyle durumda klasik olarak kanı sulandırıcı tedavi başlanır ancak klasik kan sulandırıcı ilaçların pıhtı eritici (trombolitik) aktivitesi olmadıgı için pıhtı damarı tıkamaya devam eder ve bu bacakta şişme, ağrı, renk değişikliği ve yaralarla karakterize post trombotik sendrom gelişir. Bu nedenle derin ven trombozu saptanmasını takiben hızlıca pıhtının dolaşımdan uzaklaştırılması gereklidir. Derin ven trombozu gelişen bacakta pıhtının eritilmesi için damar içerisine özel bir kateter yerleştirilerek doğrudan pıhtı eritici ilaç verilebilir. Bu yöntemle pıhtının eritilmesi 24 saat kadar sürebilir bu nedenle yeni dönemde hızlı ve etkili tedavi için pıhtı eritici ilaç kullanılmadan “Mekanik Trombektomi” kateterleri ile tedavi uygulamaları daha sıklıkla tercih edilmektedir.
Balon Anjioplasti ve Stentleme
Pıhtı eritildikten sonra yada pıhtı oluşmadan hastalık belirlenmiş ise atardamar basısı altında kalan sıkışmış olan toplardamarı genişletmek için balon anjioplasti ve venöz stent uygulanması günümüzdeki en güncel tedavi şeklidir. Lokal anestezi altında kasıktan ilerletilen bir kateter ile daralmış olan toplardamar bölümü geçilip, önce balon ile darlık genişletilir. Daha sonra genişlemenin kalıcı olabilmesi için uygun çapta venöz stent yerleştirilir. May-Thurner sendromu tedavisinde en etkin ve güncel tedavi balon anjioplasti ve stent yerleştirilmesidir. Ancak venöz stent implantasyonuyla, daralmış ve sıkıştırılmış toplardamar açık halde tutulabilir, sadece balon anjioplasti uygulaması yeterli değildir.
Bu site sağlık hizmeti vermemektedir, kişileri bilgilendirmek ve site sahibi hakkında bilgi vermek amacı ile hazırlanmıştır. Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı veya tedavisinde kullanılmak üzere verilmemiştir. Tanı ve tedaviler mutlaka bir hekim tarafından yapılması gereken işlemlerdir. Site içeriğinin bir şekilde tanı ve tedavi amacıyla kullanımından doğacak sorumluluk ziyaretçiye aittir!
Tüm Hakları Saklıdır © 2024 Prof. Dr. Mert Dumantepe