Damar hastalıkları arasında önemli bir yer tutan, tıkayıcı periferik arter hastalıkları yani atardamar tıkanıklıkları; özellikle şeker hastalığı, obezite ve sigara içilmesi ile yakın ilişkilidir. Risk faktörlerinin bulunduğu hastalarda, tıkanıklık zamanında tedavi edilmezse bacak kangreni ve uzuv kaybı gözlenme oranları da giderek yükselir.
Bu yazımda sizlerle, günümüzde giderek artan sıklıkla görmeye başladığımız ve ölümcül komplikasyonları olan “ani atardamar tıkanıklıları” ve “kangren” ile ilgili merak edilenleri paylaşmak istedim.
Bacak kangreni, kritik bacak iskemisi adı verilen ve bacak dolaşımının çok ciddi anlamda bozulduğu durumun en ileri safhasıdır. Bacak kangreninin, daha hafif ve ön durumu olan Kritik bacak iskemisinde ortaya çıkmış olan belirti ve bulguların hemen tamamı, bacağa kan akımının yeniden sağlanması ile düzelir. Ancak, kangren durumunda, tedavi için oldukça gecikilmiştir. Bu durumda gelen hastaların çoğu, ameliyatla yeniden kan akımı sağlansa da, farklı derecede yan etkilere maruz kalırlar. Bu yan etkilerin en tehlikesi; gangrene olan bölgede hücre ölümü sonrası ortaya çıkan zararlı metabolik artıkların yeniden dolaşıma katılması ve buna bağlı gelişen böbrek yetmezliği, sonunda da hastanın hayatını kaybetmesidir. Bacak kangreni ile karşılaşma sıklığı konusunda net bir rakam vermek kolay değildir. Ancak, toplumda gözlenme sıklığının daha yüksek oranda arttığı risk grupları mevcuttur. Bu gruplar arasında; Şeker hastalığı (diyabet) olanlar, Sigara içenler, Koroner arter hastaları, Kolesterol yüksekliği (hiperkolesterolemi) olanlar, bulunmaktadır.
Kangrene giden veya kangren sınırında durumları bulunan hastaların, hastanede iken ölüm riskleri %10 – %15 arasında değişirken, aynı hasta grubunun, kangrene giden bacaklarını kaybetme oranları ise %15 ile %25 arasındadır. Yine bacaklarına girişim yapılarak pıhtının temizlendiği bu hastalarda 5 yıllık süre içerisinde hayatta kalanların oranı ise %45 civarındadır. Bu ürkütücü rakamlar, damar hastalıklarının aslında ne kadar ciddi olduğunu, bacak kangreni durumunun çok önemsenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Bacak kangreni tedavisi yöntemlerinin en temel amacı; damar içinde herhangi bir nedene (çoğu zaman kan pıhtısı) bağlı olarak kesintiye uğramış olan kan akımının en sağlıklı ve en kısa zamanda yeniden sağlanması ve dokuya kan ile oksijenin gönderilmesidir Bunu sağlarken, girişim riskinin en alt seviyede tutulması, eşlik eden daha ciddi risk faktörlerinin bulunduğu bu hasta grubunda dikkat edilmesi gereken ayrıntıların en başında yer almaktadır.
Anjiografi salonunda, özellikli kateterler yardımıyla, kan pıhtısı ile tıkalı damar bölgesine, pıhtı eritici ilacın bölgesel olarak verilmesi işlemidir. Kateter yollu trombolitik tedavi bacak kanlanma bozukluğunun (iskemi) erken dönemindeki hastalarda etkili olmaktadır.
Bu yöntemle pıhtı eritici ilaç, anjiografik olarak yeri saptanmış kan pıhtısının merkezine verilir, böylece kan pıhtısı tam merkezinden erimeye başlar. Bu yöntemin önemli iki avantajı bulunmaktadır.
Bu yöntem, özellikle ameliyat ile kan akımının güçlükle sağlanacağı dizaltındaki küçük damarlarda daha etkili olmakta ve ameliyat ile tedavi yöntemine göre bir üstünlük sağlayabilmektedir.
Perkütan mekanik trombektomi yöntemi, bacak kan dolaşımını ciddi olarak etkileyen kan pıhtılarının tedavisinde anjiografik yolla kullanılan, oldukça etkili bir yöntemdir.
Klinikte en sık ve uzun yıllardır kullandığımız Angiojet trombektomi sistemi Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (FDA) tarafından onaylanmış bir sistemdir. Angiojet sistemi ile anjiografi eşliğinde, kateter yardımıyla damarın tıkalı en uç bölgelerine kadar gidilebilir ve tam bir temizlik sağlanır. Bu sayede, işlemin başarısı ve bacak kurtarılma oranları %90’lara çıkabilmektedir. Sonrasında geride kalan aterosklerotik darlıklar için balon anjioplasti ve gerekirse stent implantasyonu işlemi aynı seansta uygulanır.
Prof. Dr. Mert Dumantepe
Kalp ve Damar Cerrrahisi
Bu site sağlık hizmeti vermemektedir, kişileri bilgilendirmek ve site sahibi hakkında bilgi vermek amacı ile hazırlanmıştır. Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı veya tedavisinde kullanılmak üzere verilmemiştir. Tanı ve tedaviler mutlaka bir hekim tarafından yapılması gereken işlemlerdir. Site içeriğinin bir şekilde tanı ve tedavi amacıyla kullanımından doğacak sorumluluk ziyaretçiye aittir!
Tüm Hakları Saklıdır © 2024 Prof. Dr. Mert Dumantepe