Prof. Dr. Mert Dumantepe > Ateroskleroz (Damar Sertliği) Nedir?
Atardamarlar kan akımının rahatça olmasını sağlayacak şekilde gelişmiş, esnek ince boru şeklinde dokulardır. Damar hastalığı oluşmaya başladığında, atardamar içinde birikmeye başlayan kolesterol ve yağ birikintilerinden çizgiler oluşmaya başlar. Zamanla bu birikintiler damar iç çeperine zarar verir. Bu yüzden damarın kendi hücreleri savunmaya geçerek çoğalmaya ve birikmeye başlar. Kan dolaşımında olan hücrelerde damar çeperine yapışır. Bu yüzden aterosklerotik plak meydana gelir.
Zamanla aterosklerotik plaklar büyüyerek, yaygınlaşır ve damarın esnekliği kaybolarak sert bir boruya dönüşür. Plağın içi dışına göre daha yumuşak olur. Bazı durumlarda sertleşen plaklar çatlar ve kan pıhtılaşmasında işlevi olan hücreler yani trombositler bu plağa yapışır sonuçta damardaki darlık artar. Bu etki arttıkça damarın beslediği organ ve dokulardaki kansızlık yakınmaları gelişir. Darlığın ilerlemesi durumunda damarın içinde pıhtı oluşmakta ve kan akımı durmaktadır ki bu durum dokularda ani ölüme sebep olur ve acilen tedavi yapılması gerekir.
Ateroskleroz vücuttaki bütün dokuları ve organları etkileyebilen önemli bir rahatsızlıktır. Hastalardaki şeker hastalığı, kolesterol ve yağ değerlerinin yükselmesi, yüksek tansiyon gibi rahatsızlıklarla birlikte gelişim gösterir. Genetik olarak ailesinde bu rahatsızlıklar bulunan kişiler daha fazla riskli durumdadır.
Ateroskleroz damardaki tıkanıklık belirli bir aşamaya ulaşmadıkça fazla belirti vermez. Ayrıca ortaya çıkan belirtilerde damar sertliğinin oluştuğu damara göre değişir. Eğer kalbi besleyen damarlarda ateroskleroz gelişirse göğüs ağrısı, böbrek damarları tıkandığında kan basıncı yükselmesi, bacak damarları tıkanırsa yürümede ağrı ve kangren gibi belirtiler olabilir.
Atardamarlardaki tıkanıklık; felç, inme, uzuv kaybı ya da kalp enfarktüsüne yol açabilir. Darlık ilerledikçe kan akımı da aynı oranda engellenmiş olur. Darlıktan sonraki dokularda kansızlık sorunu yaşanır. Hastalarda dolaşım bozukluğu belirtileri görülmeye başlar. Damar sertliği yani ateroskleroz sistemik bir hastalıktır ve bir kez başladığında farklı oranlarda vücuttaki damarların hepsini etkiler, bazı damarlarda daha etkili olur. Damarlarda tıkanma oluşurken, yeni ince damarlar yani kollateraller gelişir. Damarda oluşan tıkanıklığın derecesi, gelişen yan damarların miktarıyla orantılı şekilde doku veya organa giden kan akımı miktarını değiştirir. Darlık arttıkça kan akımı azalır. Dinlenme anında dokuların kan ihtiyacı azaldığından, hastalar fazla yakınmazlar. Ancak koşma, yürüme, yokuş çıkma gibi durumlarda kan miktarı yeterli olmadığından, hastalarda şikâyetler başlar. Dokuda kan ihtiyacı yara olursa, daha fazla artar. Bu durumda yara iyileşmediğinden, dokular ve organlar kaybedilebilir.
Hastada atardamar sertliğine bağlı tıkanıklık belirtileri ortaya çıkmadan genellikle tanı konamaz. Tanı için kullanılan testler genellikle organ tutulumunu belirlemeye yarar. Kullanılan testler arasında ayak bileği ve kol basıncı indeksi, Doppler Ultrason, BT anjiografi, MR anjiografi ve konvansiyonel anjiografi yöntemleri kullanılır.
Ateroskleroza bağlı atardamar tıkanıklığı tanısında öncelikle hastanın fizik muayenesi ve anamnezi çok önemlidir. Hastanın beslenme alışkanlıkları, mevcut hastalıkları (Diyabet, Hipertansiyon vb.), sigara içip içmediği, ailesinde başka damar hastası olup olmadığı mutlaka sorgulanmalıdır. Fizik muayene ile özellikle bacaklardaki damarların nabız muayenesi çok önemlidir. Bacak atardamarı tıkalı hastalarda; özellikle diz arkası ya da ayak bileği seviyesindeki atardamarlarda nabız alınamaz ya da çok az hissedilir. Damar sertliği tanısında, hastanın kan kolesterol ve yağ düzeyleri ölçümü gibi testlerde tanı koymada çok önemlidir.
Atardamar tıkanıklığı tanısında, bacaklarda ve kollardaki kan basıncının ölçülerek, oranlamasının yapılması yani “ayak bileği-kol basınç indexi” tanıda ve hastalığın şiddetinin belirlenmesinde uzun yıllardır kullanılan önemli bir tetkiktir. Semptomları çok belirgin olmayan hastalar bazen koşu bandında yürütülerek, yürüme esnasında oluşan ağrı değerlendirmeside yapılabilir.
Damar Sertliğine bağlı atardamar tıkanıklığı tanısında en önemli tanı yöntemlerinden biri olan; Doppler ultrasonografi poliklinik şartlarında uygulanan, tamamen ağrısız, hasta için herhangi rahatsız bir durum yaratmayan, hızlı sonuç veren, non-invaziv bir tanı yöntemidir. Günümüzde atardamar ve toplardamar hastalıkları tanısında altın standart olarak kullanılmaktadır. Her tedavide olduğu gibi erken dönemde doğru ve yeterli tanının önemli olduğu atardamar hastalıkları tedavisinde, damar cerrahının ilk aşamada Doppler Ultrason eşliğinde hastalıklı olan atardamarı değerlendirmesi, damar içinde darlığa neden aterosklerotik plak yapısını ve damar duvarındaki kalsifikasyonu incelemesi, hem tedavi planlaması hemde sonuçların etkinliğinde altın öneme sahiptir.
Doppler ultrasonografi ile atardamar tıkanıklığı tanısı konulan hastalarda, tedavi planlaması için daha ileri görüntüleme yöntemleri olan bilgisayarlı tomografik anjiografi (BT Anjiografi) ile manyetik rezonans anjiografi (MR anjiografi) incelemelerinden yararlanılabilir. Bacaklarda atardamar hastalığı tanısı ve endovasküler tedavisi için kullanılan diğer bir yöntem anjiografidir. Vücutta kalp, beyin, kol ve bacaklar ve iç organlardaki damarların tamamı anjiografi ile görüntülenebilir. Bu sayede hastalıkların teşhisini yapmak, gerektiği takdirde balon ve stent gibi anjiografik tedavi uygulamaları yapmak mümkün olur.
Damar Sertliği tedavisinde hastalığın ilerlemesini durdurma, etkilerin geriletilmesi en önemli hedeftir. Bu yüzden ateroskleroz gelişiminde etkili olan risk faktörleri engellenir ya da bunlar tedavi edilir. Hastalarda bu amaçla kan basıncı düşürülür, kan yağları ve kolesterol dengesi beslenme alışkanları değişikliği ve ilaçlar ile kontrol altına alınır, hastaların hareketli bir yaşam sürmelerine yardımcı olunur. Ateroskleroza bağlı atardamarın tıkanıklığı tedavisi için girişimsel tedaviler; balon anjioplasti ve stent uygulamaları, gerekli hallerde cerrahi yolla bypass uzuv kaybını önlemede en etkin tedavi seçenekleridir.
Hastanın durumu çeşitli faktörlere bağlı olarak değişir. Yaşı, etkilenen organların durumu, ateroskleroz hastalığına eşlik eden hastalıklar, risk faktörlerinin kontrol altına alınıp alınmadığı gibi etkenler hastanın akıbetini belirler. Damar sertliği ateroskleroz, kalp hastalıkları ve kanserden sonra toplumdaki ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer almaktadır. Ateroskleroz nedeniyle hastalarda koroner kalp hastalığı, beyin damarlarının daralmasıyla felci inme gibi etkiler, kalp krizi, bypass sonucu açılan damarların tıkanması, böbrekler, bağırsaklar ve diğer organların hastalanması gibi çeşitli sağlık sorunları yaşanır.
Damar sertliği özellikle ileri yaşta, sigara içenlerde, yüksek tansiyonu olanlarda, şeker hastalarında ve yüksek kolesterol seviyesine sahip kişilerde daha sık görülür. Ayrıca, ailesinde bu hastalık olanlar da risk altındadır.
Tedavi edilmediğinde ateroskleroz, kalp krizi, felç, uzuv kaybı, böbrek yetmezliği gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Hastalığın ilerlemesi, organ ve dokulara yeterli kan gitmemesine neden olur ve bu durum hayati risk taşır.
Aterosklerozu önlemek için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, sigarayı bırakmak, kan basıncını ve kolesterolü kontrol altında tutmak, bu hastalığın riskini azaltabilir.
Evet, damar sertliği genç yaşta da görülebilir. Özellikle genetik yatkınlık, obezite, sigara kullanımı ve yüksek kolesterol gibi risk faktörleri gençlerde de ateroskleroz gelişimine yol açabilir.
Diyet, aterosklerozun tedavisinde önemli bir rol oynar. Doymuş yağlardan fakir, liften zengin bir diyet, kan kolesterol seviyesini düşürmeye yardımcı olur. Ayrıca, tuz ve şeker tüketiminin azaltılması, kan basıncını kontrol altında tutmak için gereklidir.
Bu site sağlık hizmeti vermemektedir, kişileri bilgilendirmek ve site sahibi hakkında bilgi vermek amacı ile hazırlanmıştır. Sitedeki bilgiler hastalıkların tanı veya tedavisinde kullanılmak üzere verilmemiştir. Tanı ve tedaviler mutlaka bir hekim tarafından yapılması gereken işlemlerdir. Site içeriğinin bir şekilde tanı ve tedavi amacıyla kullanımından doğacak sorumluluk ziyaretçiye aittir!
Tüm Hakları Saklıdır © 2024 Prof. Dr. Mert Dumantepe